Hafta içi her gün
işe giderken bir anıtın yanından geçiyorum. Cemal Kemal Altun anısına yapılmış heykeli
ilk gördüğümde onun kim olduğunu tanımıyordum. Türkiye'de pek bilinmeyen bu
ismin Almanya tarihinde önemli bir etkisi var.
C. Kemal Altun 12
Eylül diktatörlüğünden kaçarak Batı Berlin’e sığınmış bir mülteciydi. Sığınma
başvurusundan sonra Alman devleti Interpol üzerinden o dönemki Türk hükümetini
bilgilendirdi. Türk hükümeti bunun üzerine hemen iade talebinde bulundu. 5 Temmuz
1982 yılında Altun geri gönderilmek üzere tutuklandı ve Moabit zindanına atıldı.
Darbe döneminin Türkiye’sinde onu işkence, hapis belki de idam cezası
bekliyordu. 2 Mayıs 1983 yılında iadesi Straßburg’daki Avrupa İnsan Hakları
Komisyonu tarafından durduruldu. Bu maalesef Altun’un iade sürecini durdurmadı.
Hapiste tutulmaya devam edilen Altun, 30 Ağustos 1983 tarihinde Berlin Yüksek
İdare Mahkemesi’nin altıncı katında görülen bir dava esnasında, elindeki kelepçeler
açılınca açık cama doğru koştu ve aşağıya atlayarak intihar etti. Öldüğünde daha
23 yaşında ömrünün baharındaydı. Bu olay Alman kamuoyunu derinden etkiledi; Pro
Asyl ve Asyl in der Kirche gibi mülteci haklarını koruyan örgütlenmelerin oluşmasına
ön ayak oldu.
Şimdi kendime
tarihten ne kadar ders aldığımızı sormadan edemiyorum. Yine Avrupa ve Türk hükümetleri
arasında dönen politik oyunlar içinde binlerce insan çoluk çocuk yaşlı demeden ölümü,
sefaleti dayağı göze alarak yollara düşmüş durumda. Alman hükümeti Kemal Altun’un
durumunu o dönem ‘tekil bir olay’ diyerek kendini savunmuştu. Peki şimdi
binlerce mülteci Avrupa kapılarında yığılmışken, tekil bir durumdan bahsetmek mümkün
müdür?
Üstelik mülteciler
onları kucaklayacak bir Avrupa bulacağını ümit ederek geliyor. Oysa onları
burada giderek artan bir yabancı düşmanlığı, ırkçılığa varan milliyetçilik,
nefret ve kin bekliyor. Gelenlerin burada kalabilecekleri bile meçhul. Yapılan
anlaşmalar gereği Türkiye’de kaydı yapılmış mültecilerin geri iadesi öngörülüyor.
İranlı heykeltıraş
Akbar Behkalam bu anıt heykeli yaptığında, bir daha böyle dramlar yaşanmasın
istemişti. Geldiğimiz noktada binlerce mülteci, binlerce sürgün, binlerce
vatanını çeşitli sebeplerle terk etmek zorunda kalmış insan, hepimiz bu dramı tekrar
tekrar yaşıyoruz ve tüm dünya seyrediyor. Yalnızca seyrediyor. C. Kemal Altun’un
kıpkırmızı kanı Zoologischer Garten istasyonunun orada hala yerde duruyor.